Menu
Mart 2024
Pzt
Sal
Çrş
Prş
Cum
Cts
Paz
 
 
 
 
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
Haberler
Yatırımcıların Bakış Açısı

 

Sevgili Okurlarımız,

2011 yılı global anlamda belirsizliklerin hızla arttığı ve her hafta sadece şirketlerimizdeki ya da sektörlerimizdeki değil tüm dünyadaki anlık gelişmeleri dikkatle izlediğimiz bir yıl oldu. Böyle bir yılda bilgi akışı ve iletişim de hızla önem kazanıyor. Risk priminin yükseldiği ve sermaye hareketlerinin hızlandığı bu dönemde halka açık şirketlerimizde yatırımcı ilişkileri uzmanlarının en etkin şekilde bilgi ile donanmaları ve hedef kitleleri ile sürekli ve şeffaf bir iletişim programı sürdürmeleri büyük önem arz ediyor. TÜYİD bünyesinde gerçekleştirdiğimiz çalıştay ve eğitim programlarının bu açıdan sizler için değer yaratabileceğini umuyoruz. Önümüzdeki dönemde iki haftada bir yayınlayacağımız e-bültenimiz, Fortune dergisi ile Hissedar için gerçekleştirmeyi arzuladığımız işbirliğimiz ve BloombergHT TV\'de yatırımcı ilişkileri uzmanlarının daha fazla yer almasını sağlayacak projelerimiz ile sizlere daha düzenli ve hızlı bilgi ulaştırmayı arzuluyoruz.

Yatırımcı toplantılarımızda, global risklerin ve volatilitenin yüksek olmasına karşın Türkiye\'ye olan yatırımcı ilgisinin oldukça canlı olduğu gözleniyor. Genel müdürlüklerimize toplantı talebi yağıyor; gittiğimiz konferanslarda takvimlerimiz hızla doluyor. Bazı yatırımcılar mevcut pozisyonları için bilgi toplamaya çalışırken; bir çok yatırımcı da piyasaya girmek için doğru zamanlamayı bulmaya çalışıyor.

Türkiye\'nin göreceli pozisyonunu takip edebilmek için oldukça zor bir dönemdeyiz. Genel makro eğilimlere ve iç dinamiklere bakıldığında pek çok ülkeye göre daha iyi durumda olduğumuzu görüyoruz. Özellikle uzun vadeli yatırımlar için, düşük penetrasyon oranlarımız, ekonomimizdeki yeniden yapılanma ve yüksek büyüme potansiyelimiz ile gelişmekte olan ülkeler arasında en tercih edilen ülkelerden birisi olarak gösteriliyoruz. Kısa vadeye ilişkin beklentilere gelince.. 2012 yılı ile ilgili Türkiye\'ye şüpheli yaklaşan yatırımcılar var. Portföy yatırımcılarının gözünde Türkiye\'nin diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırması yapılırken iki önemli risk ortaya çıkıyor.Bunlardan birisi Avrupa\'daki daralma tehdidi; bir diğeri ise cari açık ve petrol fiyatlarındaki gevşemenin istenilen seviyelere inmemesi. Normalde global büyüme yavaşladığında; azalan taleple birlikte petrol ve emtia fiyatlarında da önemli bir gerileme gözlenirdi; ancak şu anki konjonktür farklı eğilimleri de bir araya getiriyor. 2012 yılı tahminlerine göre petrol fiyatlarına ilişkin beklentiler çoğunlukla 90- 115 $ aralığında seyrediyor. Avrupa\'nın Türkiye\'nin önemli bir ticaret ortağı olması, gelişmekte olan ülkelere yatırım yapanların Avrupa\'daki risklerden daha bağımsız olan Latin Amerika ülkelerini daha fazla tercih etmelerine sebep olabiliyor. Bunun yanı sıra petrol fiyatlarındaki yüksek seyir Rusya gibi ülkelerin borsalarının Türkiye\'ye oranla daha fazla tercih edilmesine yol açabiliyor. 2012\'de Türkiye\'de bir yandan büyüme hızında yavaşlama olacağı beklentisi bir yandan da cari açığın hala %7\'ler gibi yüksek seviyelerde gerçekleşecek olması risk primini artırıyor. Kurdaki oynaklık ise yatırımcıları fazlasıyla rahatsız ediyor.

Böyle bir konjonktürde yatırımcı ilişkileri uzmanlarının işleri kolay değil. Risklerin ve potansiyelin çok iyi anlatılması gereken bir dönemdeyiz. Görüştüğümüz bazı yatırımcılar global piyasalardaki tüm olumsuzluklara karşın Türk şirketlerinin beklentilerinin hala yüksek olmasına şaşırdıklarını dile getiriyorlar. Hikayemizin inandırıcı olması için şeffaf olmamız ve hem olumlu hem de olumsuz beklentileri nasıl yönettiğimizi anlatabilmemiz büyük önem taşıyor. Bu tür dönemlerde beklentileri doğru yönetebilmemiz uzun vadede inandırıcılığımızı ve kredibilitemizi artırıyor. Şirketlerimizle ilgili risklerin doğru tanımlanması, nasıl yönetildiğinin iyi anlatılabilmesi, risk ve kriz yönetim tekniklerimiz, rekabet avantajlarımız ve bu senaryoların yaratabileceği fırsatların en doğru şekilde aktarılabilmesi büyük önem taşıyor. Tabi tüm bunları yapabilmek için de hedef kitlelerle olan iletişim kadar şirket içi iletişimin de önemi artıyor.

Tüm meslektaşlarıma bu zorlu dönemde iyi şanslar diliyor; yeni tekniklerin öğrenilmesi, bilgi donanımının artırılması, mevzuatın takip edilmesi vb. birçok konuda derneğimizi ve kaynaklarını en iyi şekilde kullanabilmelerini diliyorum.

Sevgilerimle,

Funda Güngör Akpınar

TÜYİD Yatırımcı İlişkileri Derneği

Yönetim Kurulu Başkanı



E-Bülten Üyeliği Kaydet